Utangaçlık aslında hepimizin günlük hayatta sık sık karşılaştığı bir konu.Belki çevremizden birisinde karşılaşıyoruz, belki kendimiz yaşıyoruz. Gelin hep beraber utangaçlığı nasıl yeneceğimizi konuşalım.
Ciddi anlamda sıkıntı yaratan, gerçek potansiyelimizi ortaya koymayı engelleyen bir problem, utangaçlık.
Ama ilk başta ben kendi yaşadığım bir anıyla başlamak istiyorum. Anıdan önce şunu söyleyebilirim ki aslında ben de bir utangacım. Utangaç bir adamım diyebilirim. Çok küçük yaşlarda, sanırım 10-11 yaşlarındayken, annem evde yağ bittiğini ve bakkaldan bir yağ almamı söyledi. O zamanlar yağlar -hala öyle aslında- kahvaltılık ve paket yağlar olarak ikiye ayrılıyor.
Ve ben gittim, biraz daha pahalı olanını, kase yağ almışım, kahvaltılık yağ. Eve geldiğimde annemin bana ilk söylediği şey: ”Ben bundan istemedim, git bunu değiştir.”
Annemin bana değiştir demesiyle birlikte aslında üstümden kaynar sular döküldü diyebilirim. Israrla büyük bir isyan dalgasıyla birlikte anneme gitmeyeceğimi, utandığımı, gidemeyeceğimi ifade ettim.
Annem de o zaman benden 5 yaş küçük olan kardeşimi yanıma almamı, onunla birlikte gitmemi söyledi. Beraber, kardeşimle beraber bakkala doğru yola çıktık. Ben orada bakkalın beni görmesini engelleyecek bir kamyonun arkasına saklanırken, kardeşim büyük bir rahatlıkla bakkala gitti, yağı değiştiriyor.
Ben o sırada tedirginim hala bakkal beni görecek mi, inanılmaz utangacım. Çok tedirginim kendimi iyi ifade edemediğim için.
Sonrasında tam o sırada bakkalı izlerken -zaten tedirginim- birisi beni kovalamaya başladı, hırsız diyerekten. Ben zaten tedirgin, zaten korkmuş bir de birisi yaşlıca bir adam beni kovalayınca birden kaçmaya başladım hiç sorgulamadan, ”bu adam bana neden hırsız diyor, neden beni kovalıyor” demeden.
Bir süre sonra yakaladı yaşlı adam. Sonuçta küçük bir çocuğu kovalıyor. Sonrasında arada bir şiddet olayı da geçti diyebilirim. Dayak yedim açıkçası, şiddeti geçersek.
Sonrasında adam şöyle ifade etti, daha öncesinde bir hafta önce kamyonun ipini çalmışlar o çadırını bağladığı ipini ben orada onu saklayınca dedim ki: ”Herhalde beni de o hırsız zannedip dövdü.”
Ve sonrasında olaylar hiç hoş olmayan noktaya, karakol, mahkemelik süreçlere de girdi.
Sonrasında ben kendi kendime hep şunu söyledim: ”Demek ki utangaçlık fiziksel anlamda sıkıntılar da çıkartabiliyor”.
Şimdi bu örneği aslında şunun için verdim. Hepimiz belki bu kadar yoğun olmasa da bu problemi yaşıyoruz. Bu videoyu çekmeden önce ben kaygılandım. Radyo programlarımız oluyor kaygılanıyorum. Seminerler veriyoruz kaygılanıyorum.
Utangaçlık, evet yaşıyorum diyebilirim.
Yani demek istediğim, bazı zamanlarda hala utangaçlık yaşıyorum.
Ama bir şekilde bunun üzerine giderek, bir şekilde bunu zorlayarak çoğunu hallettim diyebilirim.
Aslında şöyle bir şey diyebiliriz: Utangaçlık belki kişinin içinde hissettiği bir heyecan duygusu, bedensel, zihinsel belirtileri olan bir problem. Ama bir şekilde üzerine gittikçe kolay olandan zor olana doğru kendimizi zorladıkça her şekilde bunu aşabileceğimize inanıyorum.
Ben o olaydan sonra birçok şekilde belki dışarıda çalışarak belki sınıfta, okulda kendimi daha fazla ifade etmeye zorlayarak -her seferinde kaygılandım ama- daha fazla zorlayarak, daha iyi bir şekilde kendimi ifade edebildiğimi düşünüyorum.
Peki genel olarak utangaçlığı düşünürsek, utangaçlık nedir?
Utangaçlık; bizim kendimizi bir şekilde ifade ederken yaşadığımız sıkıntı.
Bunun iki türlüsü var aslında: Fiziksel olarak ve duygusal olarak diyebiliriz.
Fiziksel anlamda utangaç insanlar kendilerini ifade etmek zorunda oldukları zaman, kaygılanırlar, ateş basar, heyecanlanırlar.
Mesela bir konuşma yapacaklar, bir sunum yapacaklar. Yüzleri kızarabilir, bazen kekeliyormuş gibi hissedebilirler.
Bazen gerçekten kekeleyebilirler. Bazen de sadece fiziksel belirtilerle kalmaz. Bedensel belirtilere ek olarak duygusal şeyler de yaşarız. Sanki herkes bize bakacak, herkes bizimle dalga geçecek,
herkes zaten bizi yetersiz buluyor gibi.
Bundan dolayı belki çok iyi bir konuşmacı olacağız, belki kendimizi çok iyi ifade edebileceğiz. Belki birçok arkadaşımız olacakken birçok şeyden kaçınabiliyoruz.
Yani demek istediğim gerçek potansiyeli engelleyen bir problem, utangaçlık.
Peki utangaçlığı nasıl aşabiliriz?
Eğer ki utangaçlık kendi başımıza aşabileceğimiz bir seviyedeyse, -parantez açıyorum burada; daha ciddi versiyonlarında iş sosyal fobiye dönebiliyor.- o bir uzman desteği gerektirebilir.
Eğer sadece utangaçlık yaşıyorsak, birazcık çekingensek, ilk başta çekindiğimiz şeylerin utandığımız şeylerin bir masa başına geçip, kalem kağıdı hazırlayıp bir kağıda sırayla listesini yapmamız çok önemli.
Sonrasında yapacağımız şey bizi kaygılandırma derecesine göre sıralamak. En kolayından en zoruna doğru.
Belki yavaş yavaş utangaç kişiler gerginleşmeye başladılar, kaygılanmaya başladılar. ”Bunları yapacağız mı?”
Maalesef utangaçlığı aşmanın çok çok kolay, oturup evde düşünerek bir yolu yok.
Ya da çok rahat bir yolu yok.
O yüzden en kolay olandan en zor olana doğru kendimizi bir şekilde zorlamamız lazım.
En kolay olanı daha kolay halledeceğiz. Daha çabuk üzerine gideceğiz.
Ve kendimizi biraz daha iyi hissedeceğiz. Ama dediğim gibi biraz biraz aşama aşama kendimizi zorlamadığımız müddetçe utangaçlık hayatımızı ciddi anlamda sıkıntıya sokabilir.
İş hayatında, arkadaşlık ilişkilerinde, okul hayatında ciddi anlamda problemler yaşayabiliriz.
Mesela utangaç insanlar, karşı cins ile ilişkilerinde çok ciddi problemler yaşıyor.
O yüzden eğer böyle bir problem yaşıyorsak çok geciktirmeden çok bunu kabullenmeden üzerine gitmemiz çok önemli.